Kaynak: Stratejik İletişim ve Bilgi Güvenliği Merkezi
Rus propagandası, Ukrayna’nın, özellikle uzun menzilli ve namlulu topçu ve roketatar sistemleri olmak üzere Batı askeri yardımını hukuksuz aldığını iddia ederek gösterdiği tepkiyi değiştirdi. Ruslar; HIMARS, MLRS ve M777 155-mm obüslerin varlığının Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin yeteneklerini önemli ölçüde etkilemeyeceğine dair iddialardan, Batı topçu sistemlerinin “imhası” ve bunların “kara borsa” üzerinde satılmasıyla ilgili asılsız raporlara geçtiler.
- Propagandacılar, Rus ordusunun başarılarıyla ilgili yayınlanan mesajlarda, vurguyu “binlerce kez düşen bayraktar”dan NATO topçularının imhasına kaydırdı. Bu mesajlar, Batı ordularının ileri teknoloji silahları kontrol edemediği ve koruyamadığı iddia edilen Ukrayna’ya olan güvenini sarsmayı amaçladı. Bu tür mesajlar, daha önce “bayraktar” gibi “HIMARS’ların”, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin bu savaşta işgalciler üzerindeki teknolojik üstünlüğünün sembollerinden biri haline geldiği Ukraynalılar üzerinde psikolojik baskı yapmak için de kullanılıyor. Rus Telegram kanalları, HIMARS için “başarılı bir avcı” olduğuna dair kanıt sağlayamazken, Ukrayna resmi kaynakları düzenli olarak imha edilen düşman ekipmanlarının fotoğraflarını ve videolarını yayınlıyor.
- Ruslar, Batılı politikacıların ve medya yayınlarının Ukrayna’ya gönderilen silahlar üzerindeki kontrolün güçlendirilmesi konusundaki açıklamalarını mümkün olduğunca vurgulayarak, Ukrayinlar için “güvenilmez ortak” algısı oluşturarak, güveni baltalamaya çalışıyor. Telegram kanallarındaki kongre üyesi Victoria Spartz ile yapılan bir röportajdan alıntılar: Financial Times yazarları çoğunlukla makalelerinde isimsiz kaynaklara atıfta bulunuyorlardı ve The Washington Times’ın sağcı baskısında köşe yazarı olan Mike Glenn’in köşe yazılarını bilgi olarak kullandı.
Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsmayı, Ukrayna ordusunu bağımsız olmayan ve sivil halka karşı işlenen savaş suçlarından sorumlu olarak göstermeyi amaçlayan bilgilendirme kampanyası hız kazanmaya devam ediyor.
- Telegram kanalları; Rus iletişim merkezleri, üsleri, komuta noktaları ve mühimmat depolarına yapılan saldırıları Ukrayna’nın Batı askeri yardımı sayesinde yapabildiğini açıklıyor ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonlarının planlanmasına NATO komutanlığının doğrudan müdahalesi olduğunu söylüyorlar.
- Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinde askerlerin moralinin düşük olduğu iddiaları, 79. Havadan Taarruz Tugayı’ndan “toplu firar” hakkındaki sahte raporlara, Ukraynalı gönüllü blogcuların gönderilerine ve toplu celp ve zorunlu seferberlik raporlarına dayanıyor.
Ruslar, 14 Temmuz’da Vinnitsa’ya yapılan ve 25 kişinin hayatını kaybettiği roket saldırısını “komuta merkezine” bir darbe olarak sunmaya, sivil kayıpların sorumluluğunu Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ne kaydırmaya çalışıyorlar. Amaçları dikkat odağını Donetsk, Luhansk ve diğer işgal altındaki şehirlerin bombardımanına kaydırmak.
- Ordu Evi’nde iddiaya göre Ukrayna komuta ve silah tedarikçileri temsilcilerinin bir toplantısının yapıldığının kanıtı olarak, Telegram kanalları, sağlık personelinin askeri görevlilere ve yaralılara yardım ettiğini gösteren bombardımanın yapıldığı bölgeden fotoğraflar ve videolar paylaşıyorlar. Rus propagandacılar, isimleri muhalefet yayını Mediazon tarafından belirlenen ve ateşkes çağrısı için orada bulunan Hava Kuvvetleri subayları Kostyantyn Puzyrenko, Dmytro Burdyko ve Serhiy Makarchuk’un ölümünü de iddialarının kanıtı olarak sundular. Vinnytsia’nın Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ev sahipliği yapması; füze saldırısının şehrin en kalabalık yerlerinden birine yapıldığı gerçeğini arka planda bırakıyor.
- Rus komplo teorisyenleri, Başsavcı Iryna Venediktova ve Ukrayna Güvenlik Servisi Başkanı Ivan Bakanov’un görevden alınmasını, Başkan Volodymyr Zelensky’ nin iddiaya göre yetkilileri Vinnytsa’nın bombalanmasını engelleyememekten sorumlu tuttuğu iddiasıyla açıkladı.
Nazizm ve Satanizm suçlamaları, Silahlı Kuvvetleri gözden düşürmenin ve Ukraynalıları insanlıktan çıkmış olarak gösterme araçları arasında yer alıyor. Bu tür suçlamaların temeli, kimliği belirsiz bir Ukraynalı tatlı markası tarafından yapıldığı iddia edilen ölen Rus askerlerinin portrelerini içeren keklerin fotoğrafları ve ayrıca bir askeri sağlık görevlisinin yakalandığı iddia edilen bir günlüğün fotoğrafıydı. Konu, geleneksel Ukrayna kültüründe Satanizmin köklerini “bulan” propagandacı Pegov tarafından geliştirildi.
Rus propagandasının diğer bir boyutu, Vladimir Putin’in “kolektif Batı” ve “saldırgan NATO bloğu” ile karşı karşıya gelmesindeki “dış politika başarılarının” övgüsüdür. Bu haftanın ana konusu, Rus liderin 19 Temmuz’da Tahran’da İran ve Türkiye cumhurbaşkanlarıyla yaptığı görüşmeydi. Kremlin için önemli olumlu sonuçların olmaması nedeniyle, Telegram kanalları planlarına ve isteklerine odaklandı:
- İran ve Rusya arasındaki ilişkiler, yakın gelecekte önemli ölçüde iyileşecek ve bu, 20 yıl veya daha uzun bir stratejik işbirliği anlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanacaktır.
- Rusya, İran’ın nükleer programını geliştirmesini engellemeyecek, Tahran, Moskova’dan ruble karşılığında tahıl alacak ve iki ülke arasındaki silah ticaretine getirilen kısıtlamalar kaldırılacak. Tahran’ın, Kremlin’in yakından ilgilendiği savaş İHA’larını satma konusundaki isteksizliğine ilişkin açıklamaları görmezden geliniyor.
- İran, Batı ile olan yüzleşmede Çin ve Rusya’nın müttefiki olmalıdır.
- Recep Tayyip Erdoğan güvenilmez bir ortak olmasına rağmen, Türkiye Rusya’nın önemli bir “arkadaşı”, ve Batı için Erdoğan daha da güvenilmez bir ortak.
- İran, Türkiye ve Rusya, ABD’nin Suriye’den tamamen çekilmesi gerektiği konusunda anlaştılar. Müzakerelere katılanlar arasında (özellikle Kürt sorunu ve Şii koridoru konusunda) aşılmaz çelişkilerin varlığı göz ardı ediliyor.
Telegram kanalları, Putin’in Tahran’daki “başarıları” ile ABD Başkanı Joe Biden’in Ortadoğu’ya yaptığı “başarısız” ziyareti karşılaştırıyor. Propagandacılar, Amerikalıların Suudileri petrol üretimini önemli ölçüde artırmaya ikna edemediğini vurguluyor. Bu sorun da Rusya Federasyonu’nun katılımıyla OPEC tarafından çözülecek. Ruslar, benzin ve diğer petrol ürünleri fiyatlarındaki artışı Batı’daki sosyo-politik durumu istikrarsızlaştırmak, Biden yönetimini zayıflatmak ve ABD ve AB’de Ukrayna’ya yapılan askeri yardımın “yoğunluğunu” körüklemek için kullanmayı umuyorlar.
Amerikan Helsinki Komisyonu’nun 23 Haziran’da Rusya’nın dekolonizasyon umutları hakkındaki tartışmaları, Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nün (ISW) 18 Temmuz’daki etnik Rusların ve ulusal azınlık temsilcilerinin seferber edilmesindeki eşitsizlikler hakkındaki raporu ve ayrıca Özgür Milletler Cemiyeti’nin Biden’a açık mektubu, ayrılıkçı ruh hallerinin kışkırtılması yönünde başka bir yayın dalgasını ateşledi.
Propagandacılar, Rusya Federasyonu’nda etnik ayrılıkçılığın hiçbir zemini olmadığını ve ulusal hareketlerin Batı’dan ilham alındığını iddia ediyor. Onlara göre, ulusal hareketlerin ayaklanması sistemik ve tabana dayalı değildir, başka güçler tarafından kışkırtılır.
Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye, ayaklanmaları finanse etmekle suçlanıyor ve amaçlarına NATO’nun Rusya Federasyonu’na karşı gelecekteki saldırganlığının frenlenmesi deniyor.
Yabancı ajanlar, özellikle ABD Kongresi tarafından finanse edilen Radio Svoboda, ayaklanmaların çarpıtılarak yayınlanmasından ve tanıtımından sorumludur. Bu medya platformlarında Buryat, Tuvan ve diğer aktivistler, “askeri operasyon”da azınlıkların orantısız olarak büyük kayıplarından, Rusya Federasyonu’ ndaki iç ırkçılığın tezahürlerinden ve Rus sömürge politikasından bahsediliyor. Propagandacılar, ulusal hareketlerin sayısının artması ve güçlenmesi için zeminin bu şekilde hazırlandığını ve nihai hedefin Rusya Federasyonu’nun parçalanması olduğunu iddia ediyorlar.