Ekran Görüntüsü — ria.ru
Kremlin’in “Alman Federal Meclisi Rusya’nın Kırım’dan vazgeçmeyeceğini kabul etti” şeklindeki yalanı ne Almanya’nın, ne Alman hükümetinin, ne de federal parlamento olan Federal Meclis’in resmi görüşüdür. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Batılı ülkelerin Ukrayna topraklarının ele geçirilmesini “asla tanımayacağına” ve Moskova’ya yaptırım uygulamaya devam edeceğine inanıyor. Bu da özel görüşlerin devletin resmi görüşü gibi yansıtıldığı bir başka propaganda tekniğidir. Bu kez Alman Sol Parti (Die Linke) Federal Meclis Milletvekili Sarah Wagenknecht’in açıklamalarını kullandılar.
Bu açıklamayı Almanya’nın en büyük haber portalı t-online‘a verdiği bir röportajda yaptı. Milletvekili, her iki tarafın da uzlaşmaya istekli olması halinde savaşın sona erdirilebileceğine inanmaktadır. Wagenknecht Kırım’ı böyle bir uzlaşma olarak tanımladı.
Wagenknecht, “Rusya nükleer bir devlet, bunu unutmayalım. Ve eğer Rusları Kırım’dan kovmakta ısrar ederseniz, bu korkunç savaş sonsuza kadar devam edecektir. Ruslar Karadeniz Filolarını onlarca yıldır Kırım’da bulunduruyorlar ve bundan vazgeçmeyecekler. Tamamen gerçek dışı bir hedef için on binlerce, hatta belki de yüz binlerce insanın hayatını feda etmek mi istiyorsunuz?” diye sorar.
Kremlin propagandacıları bu Alman milletvekilinin geleneksel olarak Rusya yanlısı konuşmalarını alıp kendi kaynaklarında yaydılar: RIA Novosti, REN-TV, Moskovsky Komsomolets, RT, Lenta.ru, Tsargrad, LIFE, Izvestia, Komsomolskaya Pravda, Gazeta.ru ve diğerleri.
Ancak Sarah Wagenknecht’in tutumu, BM Genel Kurulu’nun Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ilişkin A/RES/68/262 sayılı kararını destekleyen Berlin’in resmi tutumuyla çelişiyor. Wagenknecht’in görüşü, Kırım’ın ilhakı nedeniyle Rusya’ya yaptırım uygulayan Avrupa Birliği’nin tutumuna da ters düşüyor.
Alman Sol Parti, Milletvekili Wagenknecht’in Kırım konusundaki bu tutumunu destekleyen herhangi bir açıklama yapmamıştır. Bu da söz konusu açıklamaların siyasetçinin kişisel görüşü olduğunu teyit etmektedir.
Wagenknecht’in tutumu uluslararası hukuka, Ukrayna’nın çıkarlarına, BM kararına ve AB’nin tutumuna aykırı olmakla birlikte, Rus tarafının ve bizzat Putin’in “Kırım meselesinin kapandığı” yönündeki açıklamalarıyla örtüşmektedir.
Bayan Wagenknecht, “Rusların Kırım’dan çıkarılması” sonrasında Rusya’nın Ukrayna’yı tehdit eden yanıtları olarak “nükleer silahlar” ve “Karadeniz Filosu “nu gösteriyor.
Benzer bir “uyarı” Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev tarafından da dile getirildi: “Kırım’a yönelik bir saldırıyı kastederek bizi tehdit etmeye çalışıyorlar… Eğer böyle bir şey olursa, orada hepsi için aynı anda bir kıyamet kopacaktır. Çok hızlı ve çok zor. Siper almak çok zor olacak,” dedi Medvedev (00:33’ten itibaren videoda).
Aslında, geçici olarak işgal edilen Kırım’daki bir askeri havaalanına yapılan saldırıların ardından “kıyamet günü” gelmedi ve Rusya önemli sayıda deniz uçağını kaybetti. Federal Meclis Milletvekili Wagenknecht’in korkuttuğu Karadeniz Filosu’na gelince, Ukrayna silahlı kuvvetleri halihazırda 15 Karadeniz Filosu gemisini imha etmiş durumda. Bunların arasında Karadeniz Filosunun amiral gemisi olan 750 milyon ABD Doları değerindeki Moskva kruvazörü de bulunmaktadır. Rusya ayrıca Karadeniz’deki Yılan Adası üzerindeki kontrolünü de kaybetmiştir.
Wagenknecht “Rusya’nın nükleer bir devlet olduğunun” unutulmamasını istedi. Ancak Rusya’nın kendisi de bunun unutulmasına izin vermiyor; nükleer saldırılar ile hem siyasetçiler hem de Kremlin propagandası korkutuyor.
Rus propagandacılar “düşmanı” yok etmek ve (videoda 00:47’den itibaren) “ABD’yi radyoaktif küle çevirmek” ya da tek bir Sarmat füzesiyle “İngiltere’yi sonsuza kadar” batırmak için nükleer silah kullanma tehdidinde bulundular.
Rus Duma milletvekilleri ABD’ye (burada ve burada), Azerbaycan’a ve derhal “Washington, Londra ve Brüksel’e” nükleer saldırı yapılmasını önerdi. Rusya’nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitry Polyanskiy, “nükleer silahları kullanabileceğimizden” emin.
24 Şubat’tan sonra Rusya, Ukrayna’da nükleer terör taktikleri kullanıyor. Bunu yapmak için işgalciler nükleer santralleri ele geçirir ve Ukrayna silahlı kuvvetlerini bombardıman ve nükleer bir felakete yol açmakla suçlar. Çernobil nükleer santrali 24 Şubat – 1 Nisan 2022 tarihleri arasında Rus Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolü altındaydı ve askeri bir üsse dönüştürüldü.
Avrupa’nın en büyük nükleer enerji santrali olan Zaporijjya NES, 4 Mart’tan bu yana Rus Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolü altında bulunuyor. İşgalciler burayı askeri bir üs ve Ukrayna’yı provokasyon yapmakla suçlamak için bir bahane olarak kullanıyorlar. Ancak Rusya’dan gelen bu nükleer tehditler Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Sarah Wagenknecht tarafından dile getirilmiyor.
Rusların “Kırım’dan atılabileceğinden” ve bunun “ebedi bir savaşa” neden olacağından daha fazla endişe duyuyor. Ancak, işgalci güçlerin bu savaşı sona erdirmek için Ukrayna topraklarını terk etmesi gerektiğini söylemiyor. Wagenknecht yarımadanın kurtarılmasını “on binlerce, hatta belki de yüz binlerce insan hayatının feda edilmesi gereken gerçekçi olmayan bir hedef” olarak nitelendiriyor. Ancak geçici olarak işgal edilen Kırım’daki mevcut feci insan hakları durumundan ve Kırım topraklarından Ukrayna anakarasının düzenli olarak bombalanmasından hiç bahsetmiyor.
Ukrayna Anayasası’na göre, “Kırım Özerk Cumhuriyeti Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçasıdır” (Madde 134). Ukrayna bu toprakları Rusya’ya devretmemiştir ve “Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Sivastopol şehrinin 20 Şubat 2014 tarihinden bu yana Rusya Federasyonu tarafından geçici olarak işgal edildiği” yasal olarak belirtilmektedir.
Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy, Ukrayna’nın Kırım’ı “karar verdiğimiz herhangi bir şekilde” geri alacağını söyledi. Başka hiçbir devlete danışmadan kendi başımıza karar vereceğiz”.
BM Genel Kurulu’nun 27 Mart 2014 tarihinde kabul ettiği Ukrayna’nın Toprak Bütünlüğüne ilişkin A/RES/68/262 sayılı Karar, Ukrayna’nın uluslararası alanda tanınan sınırları içerisindeki egemenliğini ve toprak bütünlüğünü teyit etmektedir. Karar, 16 Mart 2014 tarihinde yapılan “referandum” sonuçlarına dayanarak Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin statüsünde ve Sivastopol şehrinin statüsünde yapılan değişikliğin yasallığını tanımıyor. Karara göre “referandumun” kendisinin hiçbir yasal gücü yoktur.
Daha fazla içerik için StopFake web sitesini ve Twitter, Instagram sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.