Kaynak: Sever.Realii için Marina Aronova
100 yıl önce, 30 Aralık 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu. Bu birliğin çöküşünden bu yana otuz yıl geçti, ancak birçok Rus hala Sovyet geçmişinden ayrılmaya hazır değil. Bu nostaljinin sebepleri neler? Rus yetkililer bunu nasıl kendi amaçları için kullandılar ve SSCB hasreti Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaş açmasına nasıl neden oldu? “Siberia.Realii” bir psikolog, siyaset bilimci, toplumbilimci, hukukçu ve tarihçiden bu soruyu yanıtlamasını istedik.
2018’de Levada Center tarafından yapılan bir anket, SSCB nostaljisinin son 10 yıldaki en yüksek seviyeye ulaştığını gösterdi. 2021 Aralık’ında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin arifesinde, ankete katılanların %63’ü Sovyetler Birliği’nin çöküşünden üzüntü duyuyordu. En yüksek nostalji oranı %84 ile 55 yaş üstü kişilerde görülmesine rağmen, 18-24 yaş arası gençlerin bile dörtte biri Sovyetler Birliği’ne özlem duyuyor.
“Kremlin yenilgiyi intikam için kullanacak”
Tüm sosyolojik araştırmalara göre, son yıllarda yalnızca eski neslin temsilcileri arasında değil, SSCB’de hiç yaşamamış kişiler arasında da Sovyet geçmişine yönelik olumlu bir tutum artıyor.
Londra King’s College Rus Araştırmaları Enstitüsü’nden sosyolog Maxim Alyukov, “Bunun ana nedenini, propaganda kullanımının bir sonucu olarak Rusya’da son on yılda bilgi alanının nasıl değiştiğinde görüyorum” diyor. – Son 10 yıldır Sovyetler Birliği’nin idealleştirilmesi Kremlin’in en önemli propaganda araçlarından biri haline geldi. Ukrayna ile ilgili tüm anlatıların dayandığı temel anlatı şuydu: SSCB’nin çöküşü, Rusya’nın Batı ile savaştaki yenilgisinin sonucudur. Doksanlarda hepimiz dizlerimizin üzerine çöktürüldük. Ve Putin, Rusya’nın kaybettiği büyüklüğünü geri getirecek bir figür olarak sunuldu. Kremlin, sosyal medyayı da kucaklayan güçlü bir propaganda makinesi kurdu. Dolayısıyla genç nesil de bu alandan kaçamadı.
– Kremlin’in buna neden ihtiyacı vardı? Sovyet imparatorluğunu yeniden kurmayı ciddi olarak düşünüyorlar mı?
Yönetici grubunun istediği şeyin SSCB’nin yeniden kurulması olduğunu düşünmüyorum. Örneğin Putin’in propaganda konuşmalarına bakarsanız, Sovyetler Birliği hakkında çelişkili fikirleri olduğu ortaya çıkıyor. Bir yandan, SSCB’nin çöküşünün en büyük jeopolitik felaket olduğunu iddia ediyor. Öte yandan, Lenin’i resmin dışında bırakmak istiyor çünkü Lenin devrimde kilit bir figürdü ve devrimsel figürler istikrarını tehdit ediyor. Kremlin, mevcut otoriteyi güçlendirmek, otoriter politikaları ve uluslararası saldırganlığı haklı çıkarmak için Sovyet geçmişinin unsurlarını seçici bir şekilde kullanmakla ilgileniyor. Ve yetkililerin ihtiyaç duymadığı unsurlar – örneğin baskılar – ortadan kaldırılır. Örneğin, Levada Center’in geçen yılki verileri, Rusların yarısının yeniden baskı altına alınmaktan korktuğunu gösteriyor. Bu nedenle Stalin dönemi, üstü kapalı tarih anlatısında sakınılan bir unsurdur.
Sovyetler Birliğine başvurmak neden gerekliydi? Bu, akademik literatürde oldukça iyi belgelenmiştir. Propagandanın etkili olabilmesi için toplumda zaten var olan fikirleri öne çıkarmak, insanların hafızalarını kullanmak gerekir. Hiçbir şey yoktan var olmaz. Bu nedenle propaganda, Sovyet ve Sovyet sonrası deneyime hitap ediyor. Büyüklük duygusu, ardından Sovyet sonrası travma, 1990’larda yaşanılan aşağılanma – hepsi, propaganda anlatılarını desteklemek ve mevcut hükümetin konumunu güçlendirmek için kullanışlı argümanlar.
– Levada Merkezi yöneticisi Lev Gudkov, ekonomik durum ile SSCB nostaljisi düzeyi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söylüyor: İnsanlardaki gelir düşüşü nostaljide artışa sebep oluyor …
Bu ilişkinin doğru orantılı olduğunu düşünmüyorum. Bu şeyler ilişkilidir, ancak otomatik olarak değil. Bilgi ortamı farklı düzenlenseydi, etki tersine çevrilebilirdi. Ekonomik büyüme veya ekonomik daralma, nostaljiye veya yoksulluğa dönüşebilir. Burada medyanın bu bağlantıyı nasıl tanımladığı önemlidir.
– En yüksek nostalji Rusya, Moldova ve Ermenistan’da! Bunlar tam da ekonomide sorun yaşayan ülkeler …
Evet ama demokratik kurumların gelişim düzeyi açısından da liderler arasında değiller. Ekonomi, insanların nasıl düşündüğünü doğrudan belirlemez. Gerçekten bir bağlantı var, ancak siyasi aktörlerin ekonomideki sorunları insanların zihninde ne ile ilişkilendirmeye çalıştıklarına bakmak gerekiyor. Örneğin, siyasi rekabetin olduğu daha demokratik ülkelere bakarsanız, farklı gruplar kriz için farklı açıklamalar yapacaktır. Sağ, bunun göç yüzünden olduğunu söyleyecek, sol ise liberal olmayan politikalar yüzünden olduğunu söyleyecektir.
Geçmişe nostalji bir toplum için kötü bir özellik mi?
– Bence kötü. Her şeyden önce, SSCB nostaljisi, Ukrayna’nın işgali de dahil olmak üzere rejimin eylemlerine meşruiyet sağlamak için manipüle ediliyor.
Bu anlatıyı kullanmanın oluşturduğu başarı, bunun acı verici bir deneyim, üzerinde çalışılmamış bir travma olduğunun kanıtıdır. Rusya’da bu konularda eleştirel bir tartışma olmadı. İnsanlar SSCB’nin çöküşünü ve ardından gelen sancılı süreçleri düşünmedi. Ve sonra geniş bir kitleye ulaşan tartışma alanı tamamen çöktü. Çünkü rejim, medya alanını neredeyse tamamen kontrol altına aldı. Ve travma çözümlenmediği zaman insanlarda büyük duygular uyandırır. Ve propaganda bu travmayı ele alıyor. Çünkü etkili ve işe yarıyor.
– Kuşakların değişmesiyle nostalji düzeyi azalacak mı, yoksa propaganda bunu sürdürmeyi başaracak ve belki de Ukrayna’daki yenilginin ardından intikamcı duygular nedeniyle onu arttıracak mı?
– Bana öyle geliyor ki, o zamanları doğrudan hatırlayan insan sayısı azalacağından, nostalji seviyesi her halükarda düşecek. Ancak yine de, bu bağlantının doğrusal olmadığını anlamalısınız: SSCB’yi hatırlamayanlar bile SSCB’ye özlem duyuyor. Bu, propagandanın, daha az ölçüde de olsa, savaşta yenilgi durumunda bile SSCB’ye yapılan atıfları meşrulaştırıcı bir anlatı olarak kullanabileceği anlamına gelir. Rusya birliklerini geri çekmek zorunda kalırsa, ve Putin iktidarda kalırsa, Kremlin’in yenilgiyi nefret ve intikam almak için kullanması beklenebilir. Siyasi sistem çökmezse, yetkililer bu yenilgiyi SSCB nostaljisiyle ilgili bir konuya bağlayacaklardır.
– Efsanenin katkısı nedir?
Stendhal’in(Fransız yazarı) Napolyon’la ilgili bir sözü geliyor aklıma. Onun hakkında birkaç kitap yazdı ve bu adamın dünyaya ne kadar kötülük getirdiğini anlattı. Bununla birlikte, Stendhal’in gerçekten sevdiğim bir sözü var: “Napolyon’a, onun yerini almaya gelen şeye karşı durarak, tüm gücümle saygı duyuyorum.”
Çok karmaşık, sakat toplumumuzda, sözde SSCB’ye duyulan özlem, gerçekliğin eleştiri biçimlerinden biridir. Eleştirmenler yumuşak, pasif ve insanların düşüncelerini etkilemede oldukça iyiler. İçinde yaşadığımız şey bize hiç iyi gözükmüyor, bu yüzden parasız eğitim ve tıbbın olduğu bir sosyal adalet alanına sahip olduğumuz parlak bir geçmişi idealize ediyoruz. Genel olarak bakılırsa, uydurma bir cennetten ibaret.
Rusların SSCB’ye değil; bir efsaneye, gerçekte hiç var olmamış güzel ve parlak bir tabloya özlem duyması, sorunun yalnızca ilk katmanıdır. Önemli bir durum daha dikkate alınmalıdır. Tüm zihinsel evrenimiz, gelecekten çok geçmişe yöneliktir. Geçmişin tanrılaştırılması, “Büyük bir gücümüz vardı” formülüyle çok iyi ifade edilir. Aynı zamanda bu güç için ödediğimiz bedeli de kimse düşünmüyor. Ve kan üzerinde oluşturulan ve yalnızca şiddet ve topyekûn seferberlik ile yaşayan, çarlar altında, Bolşevikler altında – kollektif çiftlik köleliği sonsuz büyük bir gücü aramak mümkün mü? Tüm bu sorular gözardı edilmiştir. Burada büyük bir güç vardı ve hepsi bu. Ve “oldu” kelimesinin altını çizerdim. Peki ondan sonra ne olacak? Gelecek vizyonumuz nedir? Ne için çalışıyoruz, nereye gidiyoruz? Temel fikir “SSCB’ye geri dönelim”, değil mi? Ücretsiz bir toplama kampının (gulag) eşlik ettiği sözde ücretsiz ilaç ve eğitim neredeydi peki?
Geleceğe dair bir planımızın olmaması çok ciddi bir durum. Bu nedenle, geçmişin etrafında dönüp duruyoruz ve aynı nedenle, bu kadar mantıksız bir resmi oluşturuyoruz. Geleceğe giden yolumuzu hayal ediyoruz, ama gerçekte bu geçmişe giden yoldur. Ölülerinizi gömmezseniz, mezarlarından sürünerek çıkarlar ve sizi yaşatmazlar. Ve şimdi bu sözde “büyük güç” bir kez daha mezardan kalktı ve bizi boğazımızdan ölümcül biçimde yakaladı yakaladı.
– Propagandanın geçmişin idealleştirilmesine katkısı nedir?
– Bana öyle geliyor ki, Rus propagandası dünyanın tamamen çarpık bir resmini gösterdi. Ve izleyicilerimiz başta olmak üzere nüfusumuzun çok büyük bir bölümü bu yapay dünyaya daldı. Bir Alman sosyolog, ailede televizyonun rolünü içki içen bir babanın rolüne benzetmiştir. Bu iyi bir karşılaştırma. Televizyona dalmış insanlar farklı bir gerçeklikte yaşarlar. Ancak bizim gerçekliğimiz de onlar tarafından yönlendirilir. Ve bu nedenle, propaganda silahıyla kesinlikle canavarca bir şey elde ediliyor.
Putin’in nihayet savaş olarak adlandırdığı “özel operasyon” için kitlesel destek olgusunda propagandanın rolü çok büyük. Öyle bir beyin yıkama sistemimiz var ki, Göbbels’inkinden bile daha usta. Ancak birinci mevkiye yine de propagandayı değil, bahsettiğim diğer konuları koyardım.
– Yine de propaganda, SSCB nostaljisini yararlı bir araca dönüştürmeyi nasıl başardı?
– Bu konuyu çok iyi işliyor, büyük bir güç imajı yaratıyor ve bugünün Rusya’sını onun halefi olarak gösteriyor. Ve bu doksanlarda başladı. 1 Ocak 1996 gecesi “önemli meseleler hakkında eski şarkılar” yayınlandı. Sahte tırpanlar, sütçü kızlar ve traktör sürücüleri ile tamamen düşünülemez olan bu kartonları gördüğümdeki duygularımı hatırlıyorum. Şaşırdım ve düşündüm: “Bunu neden yapıyorlar? Neden bunu açığa çıkarıyorlar? 1996 yılındayız, ülkenin apayrı sorunları var…” Sonra neden olduğu anlaşıldı.
Son 22 yıldır işler sadece hız kazandı. Putin, 7 Mayıs 2000’de Rusya Devlet Başkanı olarak göreve başladı. Ve 9 Mayıs’ta, Kremlin’in kapalı bölgesinde, Senato binasının yakınında, yalnızca üst düzey askeri liderlere ve yabancı devlet başkanlarına verilen Zafer Nişanı sahipleri için bir anma plaketi açıldı. Ve bu panodaki üçüncü isim, Stalin’di. Onu ilk sıraya koymaya henüz karar vermemişlerdi. Ve sonbaharda Sovyet marşı geri getirildi ve yola koyulduk.
Biliyorsun, böyle kendini gerçekleştiren kehanetler vardır. 1993’te, demokratik değişikliklerin şafağında, taçlarında çift başlı kartal bulunan bir arma kabul ettik. Bu taçlar nereden geldi? Bir monarşimiz var mı? Kartal neden bir asa ve küre tutuyor? Bu, geçmişi nasıl harcamadığımızın, onu nasıl hayal kırıklığına uğratmadığımızın ve şimdi mezardan dirildiğinin sembolüdür.
Geçmişte yaşıyoruz ve başımız geriye dönük olarak ilerliyoruz. Tamamen tuhaf bir hâldeyiz.
Geçmiş zamanların etkisi inkar edilebilir mi?
– Gerçekleri paylaşın, açıklayın – ve sıklıkla dünyanın resminin değişmeye başladığını göreceksiniz. Propagandanın nasıl çalıştığını öğrencilerimden çok iyi gördüm. Büyük bir zaferin, Gagarin ve Stalin’in eşlik ettiği büyük bir gücün nostaljisiyle geldiler. Ve sonra bu gücün hangi maliyetle yaratıldığını, ne kadar kan döküldüğünü anlamaya başladık. Sonsuz kıtlıklarımız, 20’ler, 30’lar ve İkinci Dünya Savaş’ı sonrasıyla ilgili konuştular.
Görünüşe göre tüm bu bilgileri internetten almak çok kolay. Ancak öğrenciler ya yanlış yerde arıyorlar ya da yanlış şeyi arıyorlardı. Ve ancak gerçeklerle tanıştıktan sonra mâliyetin çok yüksek olduğunu anlamaya başladılar.
“Herkesin gerçekleştirmek isteyeceği bir gelecek imajımız yok”
– Şimdi Rusya’da Gini endeksi (bir ulus ya da bir sosyal grup içindeki gelir eşitsizliği veya servet eşitsizliğini temsil etmeyi temsil eden bir istatistiksel dağılım ölçüsü ) eskisinden çok daha yüksek. – Birçoğu, Sovyet döneminde insanların sosyal olarak daha fazla korunduğuna inanıyor.
– Asla SSCB altında yaşamamış, ancak ona nostalji duyan genç nesil aynı güdülere sahip mi?
Burada, büyük ölçüde aile gelenekleri, o zamanın ne kadar iyi algılandığını etkiler. Ve genel olarak, Sovyetler Birliği nostaljisinde olağandışı bir şey görmüyorum. Her zaman bir altın çağ olduğuna ve herkesin orada mükemmel bir şekilde yaşadığına dair mitler veya efsaneler var olmuştur. Burada da durum aynı: Belli bir altın çağ vardı ve artık bitti. Ve gençler de bu efsaneyi paylaşıyor.
– Levada Center 2018’de bir anket yaptığında, SSCB’ye duyulan nostaljinin ana nedenlerinden biri, büyük bir güce ait olma duygusunun kaybolmasıydı …
Ve bu çok ilginç bir nokta. Bir kişinin kendisini güçlü bir şeyle özdeşleştirmesi neden önemlidir? Önkabûl şudur: çünkü kendisini zayıf hissediyor ve güçlü bir şeye – Tanrı’ya, devlete – güvenmesi gerekiyor. O zaman o, devasa, yok edilemez bir şeyin yalnızca küçük bir unsurudur.
Öğrencilerim ve ben 2018’de anketler yaptığımızda, diğer ülkelerin Rusya’ya nasıl davranması gerektiğini sorduk – korku mu yoksa saygı mı? Cevaplar yarı yarıya bölündü. Katılımcıların yarısı bizden korkmaları gerektiğini söyledi. Peki ne tür bir insan için kendisinden korkulması önemlidir? Özgüvensiz insanlar için.
Neden Rusya’nın tüm eski Sovyet ülkeleri arasında en yüksek nostaljiye sahip olduğunu düşünüyorsunuz?
Bizim devletimiz Sovyetler Birliği devletini kuran bir devlet ve birçok kişi bu rolü kaybettiğimiz için üzgün. Bu yine zayıf hissetmek ve büyük ve güçlü bir şeyin parçası olmayı istemekle ilgili bir durum.
Küçük ulusların etnik bir kimliği vardır. Ruslar arasında ise emperyal ülküler bir kimliğe dönüştü. Kendimizi bir imparatorluk gibi hissettik ve onun çöküşüyle artık kendimizi büyük bir topluluğun parçası gibi hissetmiyoruz.
Bir yandan da bu intikamla ilgili. Diğer taraftan, insanlara geleceğin güzel bir resmini verirseniz nostalji seviyesinin düşmeye başladığını göreceksiniz. Artık gelecek vizyonumuz yok. Ve genel olarak bakarsak ideoloji de yok.
“Bunun sorumlusu Vladimir Putin”
Siyaset bilimci ve yayıncı Fyodor Krasheninnikov, “SSCB nostaljisi, öncelikle yukarıdan gelen propagandanın bir sonucudur” diyor. – Ve bunun dün başlamadığının, Yeltsin döneminde bile, “önemli meseleler hakkında eski şarkılar”, “Kuban Kazakları” ve diğer Sovyet ajitasyonlarının birdenbire ekranlarda yeniden belirdiğinin altını çiziyor. Stalinist sinema nostaljisini yasallaştırıyorsanız, o yılların diğer özellikleri geri dönünce neden şaşırıyorsunuz?
Ve bu arka planda çocuklar büyüdü. Ebeveynlerinin ve büyükanne ve büyükbabalarının mutlu bir Sovyet yaşamı hakkında süslü hikayelerini dinlediler. Tüm medyada Sovyetler Birliği’nin eleştirel olmayan ve giderek artan yüceltilmesini gördüler. Ayrıca, parasız bir hiç olduğunuzda, Putin’in kapitalizminin oldukça sert gerçekliğini de hissettiler. Ve fonda bu resimle onlara şöyle söyleniyordu: annen ve baban küçükken her şey bedavaydı. Ve ücretsiz daire veriliyordu.
Kapitalizmin meta bolluğu gibi avantajları, yalnızca boş Sovyet tezgahlarını hatırlayan insanlar tarafından takdir edilebilir. Ve bir insan dükkanlar doluyken büyümüşse, ona bu her zaman böyle olmuş gibi gelir. Ve SSCB altında böyle olmadığına inanmaz. Sovyetler Birliği’nden hatırlayacak hiçbir şeyleri olmayan, ancak o dönemde şartların iyi olduğunu söyleyen insanların yetiştiğine neden şaşırıyorsunuz ki? Kimse gençlere Sovyetler Birliği’nde pek çok kötü şey olduğunu, gerçek konut tedariğinin çok düşük olduğunu, yeterli yiyecek olmadığını anlatmadı.
Federal Almanya Cumhuriyeti’nde Hitler döneminde korkunç suçların işlendiği gerçeğini sustursalar ve yeni nesiller yalnızca büyükanne ve büyükbabalarının kahverengi gömleklerle ne kadar eğlenceli yürüyüşler yaptıklarını, Hitler döneminde nasıl bir düzenin düzenin olduğuna dair televizyon masallarına güvenselerdi faşizm altında her şeyin o kadar da kötü olmadığına, ülkenin neo-Nazi olmasına dair nostaljik projeler olurdu.
Ve asıl suçu Putin’in devlet propagandasına yüklüyorum. 20 yıl boyunca, son dönemlerinde kahrolası düşmanlar tarafından yok edilene kadar her şeyin mükemmel olduğu bir rüya ülkesine dönüşen Sovyetler Birliği için nostaljiyi teşvik ederek ve besleyerek insanların zihinlerini zehirledi.
Önce şanlı Sovyet geçmişine, (Vatan Savaşı)2. Dünya Savaşı’nın zaferlerine özlem duyuyorsunuz ve ardından savaş başlıyor. Ve bunun sorumlusu Putin, geçmişe nostalji duyma talihsizliği yaşayan gençler gibi bazı soyut insanlar değil. Bu tip insanlar her ülkede bulunabilir ve buna hakları da var. Ancak yalnızca devletin kendisi nostaljiyi bir devlet ideolojisi haline getirebilir.
Putin’in kendisinin SSCB için nostaljik olduğunu düşünüyor musunuz?
– Belki de. Oldukça yaşlı bir adam ve gençliği de Sovyet rejimi altında geçmiş. Ancak Putin’e Sovyet olan her şeyi seven biri denemez. Geçmişten yalnızca, öncelikle kendinin dönülememesi, seçimlerin manipülasyonu gibi belirli şeyleri seviyor. Ve SSCB altında olan sosyal garantileri geri getirmek için hiç acelesi yok. Putin tarafından yayınlanan nostalji faydacıdır. Putin’in gücünü, tüm eylemlerini ve bir bütün olarak Putin rejimini haklı çıkarmak için kullanılır.
“Siyaset yetişkinlerin meselesidir.”
Modern insanlar, kişisel yatay bağlar, kamusal hayata toplu katılım birbirlerine güvenmenin mümkün ve gerekli olduğuna inanıyor. Hayır, bir dayanışma duygusunun ortaya çıkması için, kesinlikle üçüncü birine, bir gözetmene, bir güvenlik görevlisine, bir eğitimciye, bir baş öğretmene ve bir kitle şovmenine ihtiyaçları var.
Sevecen Sovyet sistemine geri dönme arzusu, insanların doksanların bireyciliğinden bıktığı anlamına gelmez. Tam tersine, bir arada bağımsız olarak yaşayamayan ve bunu istemeyen insanların tamamen birbirine yabancılaşması, kırbaç altında asimile edilmesi, ancak “insan insanın kurdudur” ilkesine olan kökleşmiş inancı aşkı ataerkillik aşkını doğurabilir. Başka bir deyişle, Sovyet insanı son derece yalnız bir adamdı. Doksanların bu kadar zor olmasının nedeni budur – hiçbir şeyin mutlu Sovyet halkını birleştirmediği, birbirlerine yabancı oldukları ortaya çıktı. Bunu kabul etmek kolay değil, onunla yaşamak zor – bu yüzden hayatımızın dizginlerini dürüst ve yerli partimize teslim edelim fikri ortaya çıktı.
“Nostalji” teriminin babası Johann Hofer, nostaljiyi kişinin vatanına, evine veya geçmişine duyduğu özlem olarak tanımlamıştır. Rus nostaljisinde “vatan hasreti” var mı?
Güçlü duygular yaşamış, âşık olmuş, dostluklar kurmuş bir insan ister istemez bu deneyimi içinde yaşadığı çağa yansıtır. Varsayım odur ki, beş yıllık planlar, ortak apartmanlar, 1 Mayıs gösterileri sayesinde gerçek hayat mümkündü. Bu, elbette, Freud’un iyi tanımladığı ruhun gerilemesinden başka bir şey olmasa da, çocuksu bir duyguya ve hatta rahim güvenliğine dönme arzusundan ibaret. Ancak burada Sovyet sistemi bir anne rahmi olarak karşımıza çıkıyor, bir insanı eğitim, tıp, çalışma, emeklilik (ve liste uzayıp gidiyor) hayalleriyle kuşatıyor. Aynı zamanda – onu herhangi bir siyasi karar verme ihtiyacından âzade etmek.
Elbette gerçek hayat, hem bir kişinin hem de bir bütün olarak toplumun büyümesini gerektirir – ve bu sancılı bir süreçtir, ancak gereklidir. Yine de siyaset yetişkinlerin işidir. Elbette bugün ayrı bir fenomen var – ilerici Batılı akranlarının gerisinde kalmak istemeyen ve bu nedenle bir bütün olarak sol projeyi savunan gençler. Onlar için Sovyet sistemi, uygulamada somutlaşmış sosyalizmin dehşetinden yoksun bir sembol, bir resim olarak ortaya çıkıyor.
– SSCB için nostaljinin büyümesi, ülkede olup bitenlerden memnuniyetsizliğin bir göstergesi olarak kabul edilebilir mi?
Korkarım ki, bir bütün olarak nüfus yetkililerden herhangi bir özel memnuniyetsizlik yaşamıyor. İnsanlar fiyatlardan, ücretlerden, iş bulma güçlüklerinden, yetersiz altyapıdan memnun olmayabilir – yani ekonomik nitelikte bazı isteklere sahip olabilir. Ancak siyasi nitelikte ciddi bir halk huzursuzluğu beklenmez, çünkü seksenlerin sonlarından beri insanlar özgürlüğün lezzetli yemek yemek, güzelce rahatlamak ve karınız için bir kürk manto satın almaktan ibaret olduğuna ikna oldular.
Memnuniyetsizlik şu şekilde tarif edilebilir: Pekala, siyasete katılıyormuş gibi davranmayacağız, gerçek tek parti sistemini kabul etmeye hazırız, siyasi zulme kayıtsız kalmaya hazırız, gücün koşulsuz doğasını tanımaya hazırız ve onunla birlikte büyüyen büyük sermaye de – ama bize aynı güvenlik duygusunu sağlayın! Çocuklukta olduğu gibi.
Tek sorun, gerçekte yetkililerin böyle bir şey sağlayamamasıdır – yalnızca birileri tarafından üretilenler yeniden dağıtılabilir. Zorunlu toplumsal eşitlik, ancak yeterli miktarda ürün yaratabilen geniş bir mal sahipleri sınıfı varsa sağlanabilir. Aksi halde ancak, örneğin, refah tüketicisi yığınların (ABD’deki sosyal yardımlar) orta sınıfı asalaklaştırdığı ABD’de olduğu gibi sonuçlara varılır. Bu anlamda, Birleşik Devletler gerçek sosyalizme bizden çok daha yakın. Ancak, küçük burjuvazinin geniş bir tabaka oluşturmuyorsa, o zaman asalağı olunabilecek bir şey olmaz. Devletin kendisi asla bir şey üretmez, en iyi ihtimalle çok fazla müdahale etmekten sakınır. Ancak hükümet göreve gönüllü değil. Onun için geriye kalan tek çözüm, dağıtım arzusunu sembolik olarak tatmin etmek, düzenli avantalar getirmek, gelişmiş sosyalizmin yaklaşan geri dönüşünü ima etmektir. Bedeli biz öderken.
Kaynak: Sever.Realii için Marina Aronova