Orijinal Kaynak: https://cepa.org/us-lend-lease-russia-gets-nervous/
ABD Kongresi geçen hafta Ukrayna için bir Borç Verme Yasasını onayladı ve bu adı taşıyan İkinci Dünya Savaşı programını yeniden canlandırdı. Rusya dehşete düştü.
Rus propagandacılarının tepkisine bakılırsa, haberler Kremlin’i büyük ölçüde alarma geçirdi. 28 Nisan kararı, Ukrayna’ya ve Polonya dahil diğer ülkelere her türlü silahı tedarik etmek için basitleştirilmiş bir prosedür oluşturuyor.
Kremlin yanlısı Telegram kanallarının yöneticileri, Başkan Biden’ın Ukrayna’ya ek 20 milyar dolarlık askeri yardım duyurusu ile aynı gün gelen kararın artık süreceğini ve Ukrayna’nın Rusya’nın “yeni Afganistan’ı” haline gelebileceğini kabul etti. Propagandacılar, Ukrayna’nın almaya hazır olduğu gelişmiş silahları listelediler ve bundan böyle “tüm Avrupa topraklarının önümüzdeki yıllarda Rusya ile kitlesel silahlı çatışmalar için bir alan haline geleceğini” öngördüler. Bazı yazarlar, yeni programın “Rusya’yı yerel teknolojik ve askeri üstünlükten yoksun bırakacağını” beyan etti.
Diğerleri daha cesur bir tavır takındı ve benzer teslimatların “Afgan ulusal ordusuna gerçekten yardımcı olmadığını” gözlemledi fakat aynı zamanda Rus ordusuna “hızla düşmanın insan gücünü ezme ve ardından onu Dinyeper’ın sol yakasına yabancı silahları sevk etme fiziksel yeteneğinden mahrum bırakma ve aynı zamanda önüne çıkan tüm depoları yok etme” tavsiyesinde bulundu
Buna paralel olarak, Kremlin dostu medya Lend-lease’i itibarsızlaştırmaya çalıştı. Propagandacılar, programın öncelikle Amerikalılar tarafından silah üreten şirketlerin bütçe finansmanı yoluyla ekonomilerini büyütmek için tasarlandığını açıkladılar. Aynı zamanda, ABD ve Avrupalı NATO müttefiklerinin kendi silah cephaneliklerini ortaya döktüklerini ve kendilerini savunmasız bıraktıklarını savunuyorlar. Bir çevrimiçi gazete, “Şu anda, Amerikan sosyal medyaları, Ukrayna’ya sağlanan silahların stoklarını yenilemenin bile yıllar alacağına dair uzman görüşleriyle dolu” dedi.
Yine de bunda endişeli bir tonun varlığı su götürmez. Aynı gazete “Ukrayna’ya batı ülkelerinin sağladığı silahların hacmi akıl almaz boyutlarda” yorumunda bulundu. “Rusya için en kötü seçenek ABD ve batının gerçekten mobilize olması. O zaman ukrayna’yı silahla doldururlar.”
Aynı zamanda Rus medyası, “Amerika, Ukrayna’yı uzun vadeli bir askeri çatışma alanına dönüştürmek için çalışmaya başladı” ve Rusya’yı zayıflatmak için Ukrayna’yı tamamen yok etmeye hazır olduğu fikriyle Ukraynalıları yıldırmaya çalışıyor. Askeri yardımın ücretsiz sağlanmadığını ve er ya da geç Ukrayna’nın borçlarını “kuruşu kuruşuna” ödemek zorunda kalacağını söylüyorlar ve ayrıca birçok silah türünün cepheye ulaşamayacağı anlamına gelen “canavarca bir yolsuzluğun” kehanetinde bulunuyorlar.
En son 1941’de İngiltere’ye yardım etmek için kullanıldığından beri, ödünç verme(lend-lease) teriminin tarihsel yankıları da Rus tepkisinin peşini bırakmadı. Ukrayna’da. Cevap, çoğu zaman son çare olduğu gibi, tarihi yeniden yazmaktı. Bu nedenle, birkaç Telegram kanalı, II. Dünya Savaşı’nda ABD’nin ödünç verme sözleşmesinin yalnızca müttefiklere yardım etmek için değil, aynı zamanda düşmanları Adolf Hitler’e de gönderildiğini belirten bir makaleye yöneldi. (Görünüşe göre, makale 1920’lerde Weimar Almanya’sına verilen Amerikan banka kredileri hakkındaydı.)
Bazen maskeleri kayıyor. Ukrayna “yeni Reich” olarak anılırken, haberin sunuluşunda bir tutarsızlık var. Ocak ayında, Putin’in son işgalinin başlamasından bir ay önce, Kremlin ideoloğu Alexander Dugin, portalında aşırı bir açıksözlülükle şunları yazmıştı: “Versay Antlaşması Almanya için o kadar küçük düşürücüydü ki, Hitler’in Nasyonal Sosyalizmi gibi bir öç hareketi, Barış Antlaşması’nın dünden belli olan akıbetiydi. 1919’da Versailles. Batı, 90’larda Rusya ile aynı şeyi yaptı. Ama Putin döneminde Rusya güçlendi, bir eksen haline geldi ve egemen gibi davranmaya başladı.”
Daha yakın zamanlarda, Kremlin’in bir diğer tanınmış “Ukrayna uzmanı” olan Rostislav Ishchenko, resmi olarak devlet tarafından işletilen “Rossiya Segodnya”nın bir parçası olan bir web sitesinde benzer görüşleri paylaştı. Varşova’ya bir taktik nükleer saldırı önerenleri dikkatle eleştirerek, okuyuculara Rusya’nın Hitler’in hatasını tekrarlamaması gerektiğini hatırlattı. “Hitler’in Polonya’ya yapılan saldırı nedeniyle Büyük Britanya ve Fransa’nın kendisine savaş ilan etmeyeceğine inandığını hatırlatmak yeterli. . . Ama savaş ilan edildi,” diye uyardı “ateşli” yoldaşlarını.
Daha yakın zamanlarda, devlet tarafından işletilen “Rossiya Segodnya”ya bağlı bir sitede, Kremlin’de diğer tanınan bir “Ukrayna uzmanı” olan Rostislav Işçenko, benzer görüşleri paylaştı.
Varşova’ya bir taktik nükleer saldırı önerenleri dikkatle eleştirerek, Rusya’nın Hitler’in hatasına düş gerektiğini hatırlattı. “Hitler’in Polonya’ya yapılan saldırı nedeniyle Büyük Britanya ve Fransa’nın kendisine savaş ilan etmeyeceğine inandığını hatırlatmak yeterli. . . Ama savaş ilan edildi,” diye uyardı “ateşli” yoldaşlarını.
Her ne olursa olsun, Amerikan ödünç vermelerinin Rusya’yı ciddi şekilde endişelendirdiği açık. Kremlin yanlısı sosyologların bile savaşı yakından takip eden insan sayısının azaldığını kabul ettikleri düşünülürse, bu şaşırtıcı değil. Rakamlar “arka arkaya birkaç haftadır düşüyor”. Gözlemciler şunu belirtiyorlar: “Nüfusun geniş kesimlerinin eğlence ve diğer boş zaman uğraşları de dahil olmak üzere mevcut gerçekliklerden uzaklaşma arzusu. ” Bir başka önemli eğilim de, Putin’in saldırganlığının sonuçları ağır basmaya başladığında vatandaşların dikkatinin “siyasi gündemden ekonomiye” kaymasıydı. Bu, yetkililer için açık bir endişedir.
Bu trende rağmen Rus propagandasının hırçınlığı son haftalarda arttı. İlk olarak, Savunma Bakanlığı, ABD’yi bir provokasyon hazırlamakla suçlayarak toplumu bir yanıltma harekatıyla Ukrayna’da nükleer veya kimyasal silahların olası kullanımına hazırlamaya çalıştı. Bununla birlikte, propaganda makinesi bu kurnaz amacı anlayamadı ve açıkça savaşın büyük olasılıkla Rusya’nın nükleer saldırısıyla sona ereceğini söylemeye başladı. Bu tam da RT’nin baş editörü Margarita Simonyan’ın meslektaşı ateşli propagandacı Vladimir Solovyov’un programında konuşurken ona tarif ettiği gibi, bu “özel operasyon”un en olası sonucudur. Aynı zamanda Simonyan böyle bir sona karşı olmadığını vurgularken, Solovyov da ona “biz cennete gideceğiz, onlar ise ölüverecekler” diyerek katılmıştır.
Bu yoğun propagandanın en az iki gayesi vardır. İlki, bu propagandanın apolitik çoğunluktan farklı olarak siyasal ajandanın içinde etkin rol oynayan “tutkulu azınlık”ı çoğaltmak ve mobilize etmek için tasarlanmasıdır. İkincisi de, propaganda yoluyla ciddi bir dış tehdidin varlığına olan inancı körükleyerek Rusların her ay kötüleşen sosyo-ekonomik sorunlarına duydukları memnuniyetsizliklerini ifade etmeyi dahi düşüneyecek hale getirilmeleridir.
Yazar: Kseniya Kirilova